İK 4-4-2

Erkek İK’cı olarak çoğu zaman ofiste maç muhabbeti çevirememekten dert yanarım… Pazartesi sabahları bünye bir önceki akşam oynanan maçta atılan jeneriklik golü konuşmak veya verilmeyen penaltıyı ekip arkadaşlarına sormak ister ama muhabbet ne yazık ki çok fazla ilgi görmez. Futbol İK ofislerinden uzak bir olgu gibi gözükse de İnsan Kaynakları departmanları aslında basit bir analojiyle bir futbol takımına benzetilebilir!

Bir kere başarılı bir İK ekibi mutlaka sağlam bir takım oyununa dayanmalı. Bireysel yetenekler her zaman hoş karşılanır ama 90 dakika boyunca tamamen şahsi oynamayla pek bir yere varılamaz. Bir İK’cı ekibindeki diğer arkadaşlarının ne yaptığını çok iyi bilmeli, onları takip etmeli ve gerektiğinde birbirlerine destek olmalı. Olabildiğince fazla pas yapmalı ve kolektif oynamalı. İK’cı asla başına buyruk olmamalı ekip olgusu, takım olgusu her zaman iş sistematiğinde yerleşik olmalı.

442

Gelelim sahadaki şu meşhur 4-4-2 dizilişe:

Defans (ücret & yan haklar): Geri dörtlü hiç şüphesiz takımın bel kemiği. Takımda orta saha ve forvette üstün yetenekler olabilir ama arkası mutlaka sağlam olmalı. Hijyen faktörlerde hiçbir şey aksamamalı, defansın bir aksaması bir gecikmesi hemen sırıtır, tribünlerde paniğe yol açar. İşleri o kadar kritiktir ki, ay sonu bazen hiç ceza sahasının dışına çıkamazlar, görev yerlerinde çakılı kalırlar.

Forvet (işe alım): Takımın golcülerinin rolü de çok kritik, genelde attıkları son dakika golüyle maçı kurtardıkları çok görülmüştür. Kurumun ihtiyaçlarına, kültürüne uygun doğru işe alım yapılmazsa ekibin maçı kazanma şansı asla yok. Henüz pişmemiş, fazla tecrübesi olmayanlar topu dağlara taşlara vurabilir. Oysa artık işin kurdu olmuş olan işe alımcılar nokta atış yapar, jeneriklik alım yaparlar.

Orta Saha (iletişim, yetenek yönetimi, eğitim): Şirketi vızır vızır gezerler, tüm sahayı arşınlarlar. Herkesi bir araya getirirler, topu geriden ileriye taşır en güzel ortaları onlar atar. Başarılı bir eğitim programı veya etkili bir iletişim çalışması sahada hızlı bir depar veya kanatlardan gelen etkili bir orta gibi hemen heyecan ve motivasyonu yükseltir.

Kaleci (GMY/Direktör): İK’dan sorumlu tepe yönetim, gelen tüm karşı atakları savurur, kalesinde tehlikeli şutları başarıyla çeler. Sorumluluk onun eldivenlerindedir, tüm takımını korur ve önlemeyen bir krizde golü yemek de ona kalır. Kolunda kaptanlık pazu bandı vardır çünkü takımın en tecrübelisi odur. Bugüne kadar birçok ünlü teknik patronla çalışmıştır, hepsinden farklı stiller, taktikler öğrenmiştir. Bilgisi ve tecrübesiyle takımını geliştirir. Kalesinden tüm sahayı görebilir, bazen taa kaleden orta sahaya veya ileri uçtaki santrofora uzun top atar, asist yapar.

Teşbihte hata olmaz tabii, fakat bu basit benzetmeden başarılı bir İK’nın takım oyununa dayandığını söyleyebiliriz. Farklı fonksiyonlar var İK’da, evet, ama birbirlerini anladıklarında, birbirleriyle uyumlu çalıştıklarında, yardımlaştıklarında ekip olarak çok çok iyi bir ritim tutturacakları kesin. Ayrıca tıpkı futbolda olduğu gibi öne çıkan oyuncular birden fazla mevkiide oynayabilecek olan yetenekli, cesur ve esnek İK’cılar.

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.